click below
click below
Normal Size Small Size show me how
voc-quiz-vip-8
vocabulary quiz-vip-8
Question | Answer |
---|---|
although: (conj.) | -e rağmen, -e karşın, olsa da, ise de |
apply: (v.) | başvurmak; uygulamak; sürmek |
badly: (adv.) | kötü bir şekilde, kötü, ağır |
bravely: (adv.) | cesurca, cesaretle |
business administration: | iş yönetimi, işletmecilik |
despite: (prep.) | -e rağmen, -e karşın |
even though: (conj.) | -e rağmen, -e karşın, olsa da, ise de |
fight: (v.) | dövüşmek, savaşmak, mücadele etmek |
fill out a form: | bir form doldurmak |
glorious: (adj.) | muhteşem, şanlı, şerefli |
hundreds of: | yüzlerce |
in spite of: | -e rağmen, -e karşın |
lead an active life: (phr.) | aktif bir yaşam sürmek |
master's degree: | master derecesi, mastır diploması |
out of work: (phr.) | işsiz |
refuse: (v.) | reddetmek, geri çevirmek, kabul etmemek |
surrender: (v.) | teslim olmak, boğun eğmek, vazgeçmek |
tax: (n.) | vergi |
though: (conj.) | -e rağmen, -e karşın, olsa da, ise de |
wound: (v.) | yaralamak |
ancient: (adj.) | eski |
bone: (n.) | kemik |
fossilised: (adj.) | fosilleşmiş |
fragment: (n.) | parça, küçük/kırık parça, fragman |
genome: (n.) | genom, toplam gen |
modern-day: (adj.) | günümüz, modern zaman |
more than: | -den daha fazla |
relative: (n.) | akraba |
think: (v.) | düşünmek; sanmak |
yield: (v.) | ürün vermek; teslim olmak, boyun eğmek; açığa vurmak |
as: (conj.) | den dolayı, çünkü, dığı için |
awful: (adj.) | korkunç, berbat, çok kötü |
because: (conj.) | den dolayı, çünkü, dığı için |
by reason of: (prep.) | -den dolayı |
by virtue of: (prep.) | -den dolayı, sayesinde |
court of inquiry: | sorgu mahkemesi |
due to: (prep.) | den dolayı / ötürü, yüzünden, sayesinde |
enjoy: (v.) | hoşlanmak, zevk almak, keyfini sürmek; sahip olmak |
excuse: (v.) | bağışlamak, mazur görmek |
experience: (n.) | deneyim, tecrübe |
generosity: (n.) | cömertlik |
goal: (n.) | amaç, gaye; hedef; gol (futbolda) |
marsh: (n.) | bataklık |
on account of: (prep.) | -den dolayı, sebebiyle |
plenty of time: | bol zaman |
reach: (v.) | ulaşmak |
rule: (v.) | yönetmek, hüküm sürmek; karara varmak |
since: (conj.) | den dolayı, çünkü, dığı için |
success: (n.) | başarı |
thanks to: (prep.) | sayesinde |
activity: (n.) | faaliyet, etkinlik |
at any age: | herhangi bir yaşta |
brain-stimulating: (adj.) | beyin uyarıcı |
memory: (n.) | hafıza, bellek |
new: (adj.) | yeni |
participate (v.) | katılmak, iştirak etmek |
preserve (v.) | korumak, muhafaza etmek |
research (n.) | araştırma, inceleme |
suggest: (v.) | önermek; öne sürmek |
reading: (n.) | okuma |
across: (adv.) | bir uçtan diğer uca, karşıdan karşıya; boyunca |
activity: (n.) | faaliyet, etkinlik |
both ... and: (conj.) | hem ... hem de |
compared to: | -e nazaran, kıyasla |
decline: (n.) | düşüş, azalma, gerileme |
early (adj.) | ilk, eski; erken |
find: (v.) | bulmak, keşfetmek; ortaya çıkarmak |
late: (adj.) | geç, geçikmiş |
life: (n.) | hayat, yaşam |
lifetime: (n.) | ömür, yaşam süresi |
memory: (n.) | hafıza, bellek |
mentally (adv.) | zihinsel olarak, zihnen, zeka olarak |
participate (v.) | katılmak, iştirak etmek |
people: (n.) | insanlar, halk |
rate: (n.) | oran |
research (n.) | araştırma, inceleme |
stimulating (adj.) | uyarıcı |
such (adj.) | böyle, bu tür, bu gibi |
intractable: (adj.) | zorlu, inatçı; dik kafalı |
estimate: (v.) | tahmin etmek; kestirmek |
billion: (n.) | milyar |
demographer: (n.) | nüfus bilimci, nüfus istatistikleri araştırmacısı |
population: (n.) | nüfus |
project: (v.) | proje çizmek; yansıtmak; planlamak; tahmin etmek |
reach: (v.) | ulaşmak |
United Nations: | Birleşmiş Milletler |
zone: (n.) | bölge, kuşak |
discover: (v.) | keşfetmek, bulmak, ortaya çıkarmak |
depend: (v.) | bağlı olmak; güvenmek |
threat: (n.) | tehdit |
describe: (v.) | tanımlamak, tasvir / tarif etmek; resmetmek |
desert: (n.) | çöl; bozkır |
from: (prep.) | -den, -dan; itibaren; -den ötürü/dolayı |
new: (adj.) | yeni |
scientist: (n.) | bilim insanı |
species: (n.) | tür, canlı türü |
unearth: (v.) | ortaya çıkarmak, topraktan çıkarmak; gün yüzüne çıkarmak |
unusual: (adj.) | sıra dışı, alışılmadık, olağan olmayan |
car: (n.) | araba; vagon |
driver: (n.) | şoför, sürücü |