click below
click below
Normal Size Small Size show me how
Assimil Türkisch
Assimil Türkisch Lektion 11-13
Question | Answer |
---|---|
biraz dedikodu | ein wenig Klatsch |
Günaydın! | Guten Morgen! |
Hiç iyi değilim. | Mir geht es gar nicht gut. |
başım ağrıyor | mein Kopf tut weh |
Dün akşamdan beri başım ağrıyor. | Seit gestern abend tut mein Kopf weh. |
Geçmiş olsun. | Gute Besserung |
Müzik dinliyor | Sie hört Musik. |
Komşular müzik dinliyor. | Die Nachbarn hören Musik. |
Kavga ediyorlar. | Sie streiten sich. |
her gece sabaha kadar | jede Nacht bis zum Morgen |
Onlar genç. | Sie sind jung. |
Onlar yeni evliler. | Sie sind frisch verheiratet. |
Yirmi yıldır hiç konuşmuyoruz bile. | Wir sprechen seit 20 Jahren nicht mehr. |
yalnız | allein, nur, lediglich |
Akşamları televizyon seyrediyorum. | Abends schaue ich fern. |
Akşamları televizyon seyrediyoruz. | Abends sehen wir fern. |
Her gece televizyon seyrediyorsun. | Jede Nacht siehst du fern. |
O şimdi uyuyor. | Er schläft jetzt. |
Bana buyurun. | Kommen Sie zu mir. |
Bir kahve içelim. | Lass uns einen Kaffee trinken. |
Hoş geldeniz efendim. | Willkommen, meine Herrschaften! |
kişi | Person |
kaç kişisiniz? | wie viele Personen sind? |
beş kişiyiz | wir sind fünf Personen |
iki kişiyiz | wir sind zwei Personen |
altı kişiyiz | wir sind sechs Personen |
Şöyle buyurun | So befehlen Sie. |
arzu | Wunsch |
Ne arzu ediyorsunuz? | Was wünschen Sie? |
balık var mı? | gibt es Fisch? |
levrek | Seebarsch |
kalkan | Steinbutt |
barbunya | Meerbarbe |
istakoz | Hummer |
istakoz yok mu? | Gibt es keinen Hummer? |
midye | Muscheln |
karides | Garnelen |
Bize üç levrek ızgara. | Bringen Sie uns drei gegrillte Seebarsche. |
Balıktan önce ne alıyorsunuz? | Was nehmen Sie vor dem Fisch? |
almak | nehmen |
Balıktan önce dolma aliyorum. | Vor dem Fisch nehme ich gefülltes Gemüse. |
Ne alıyorsun? | Was nimmst Du? |
Ne alıyorsunuz? | Was nehmt ihr/was nehmen Sie? |
Ne alıyoruz? | Was nehmen wir? |
hangi | welcher/welche/welches |
hangi mezeler var? | welche Vorspeisen gibt es? |
meze | Vorspeise |
mezeler | Vorspeisen |
Beyaz peynir | Schafskäse |
dolma | gefülltes Gemüse |
kavun | Melone |
karıştırmak | ausgraben |
karışmak | sich einmischen |
karışık | gemischt |
karışık salata | gemischter Salat |
Bir de karışık salata getirin. | Bringen sie auch einen gemischten Salat. |
getirin/getiriniz | bringen Sie/bringt |
getirmek | bringen |
içecek | Getränk |
olarak | als |
içecek olarak | als Getränk |
bir büyük rakı, lütfen. | eine Flasche Rakı, bitte. |
soğuk | kalt |
soğuk su | kaltes Wasser |
Bir büyük rakı ve soğuk su, lütfen. | Eine Flasche Rakı und kaltes Wasser, bitte. |
Baş üstüne, efendim. | Gerne, meine Herrschaften. |
baş | Kopf/Anfang |
üst | das Obere |
üstünde | oben |
üstüne | über |
üstünlük | Überlegenheit |
Mezerlerden önce ne istiyorsunuz? | Was möchten Sie vor den Vorspeisen? |
Bu lokantada balık yok. | In diesem Restaurant gibt es keinen Fisch. |
Biz de börek istiyoruz. | Wir möchten auch Börek. |
Dolma yok mu? | Gibt es kein gefülltes Gemüse? |
Hangi börekler var? | Welche Böreksorten gibt es? |
Bize altı tane levrek getirin. | Bringen Sie uns sechs Portionen Seebarsch. |
Hangi balıklar var? | Welche Fischsorten gibt es? |
Karides var mı? | Gibt es Garnelen? |
her gece | jede Nacht |
sabah | Morgen |
sabaha kadar | bis zum Morgen |
dinlemek | zuhören |
dinlenmek | ausruhen |
dinleyici | Zuhörer |
dilim | Scheibe |
kavga | Streit |
ya ... ya da ... | entweder ... oder |
tabii | natürlich/selbstverständlich |
hem ... hem de | sowohl ... als auch |
konuşma | Rede |
konuşmak | sprechen/reden |
kolye | Halskette/Collier |
komiser | Kommissar |
komşu | Nachbar |
konak | Wohnsitz |
kontrol etmek | kontrollieren |
korumak | schützen |
korunmak | geschützt sein |
koşmak | laufen |
köprü | Brücke |
köpek | Hund |
kovmak | verjagen/verscheuchen |
koyu | dunkel |
koyun | Schaf |
kömür | Kohle |
kötü | böse/schlecht |
kör | blind |
kurak | trocken |
koymak | setzen/stellen/legen |
koydurmak | ablegen/stellen lassen |
kule | Turm |
kurban | Opfer |
kurmak | errichten/gründen |
konuşmacı | Sprecher |
kazı | Ausgrabung |
vermek | geben |
vurmak | schlagen |
varış | Ankunft |
vefat etmek | sterben |
yabancı | Fremder/Ausländer |
yakın | nah |
ya | trotzdem |
yağmur | Regen |
yaka | Ufer |
yakışmak | passen |
yakışıklı | gut aussehend (Mann) |
yakmak | brennen/anbrennen |
yalan | Lüge |
yalancı | Lügner |
vakit | Zeit |
valiz | Koffer |
varlık | Wesen |
varmak | ankommen |
vazgeçmek (-den) | verzichten |
uyumak | schlafen |
uzanmak | sich ausdehnen |
uygarlık | Zivilisation |
ümidetmek | hoffen |
ümit | Hoffnung |
ürün | Ernte |
ütü | Bügeleisen |
üzülmek | sich Sorgen machen |
üzüntü | Sorge/Kummer |
aile | Familie |
acele | Eile |
acı | bitter/peinlich |
açık | geöffnet/hell |
aç | hungrig |
açılış | Eröffnung/Einweihung |
açmak | öffnen |
ad | Name |
adlı | genannt/namens |
adres | Adresse |
Afiyet olsun | Guten Appetit |
ağaç | Baum |
ağaçlı | bepflanzt |
ağır ağır | langsam |
ağız, ağzı | Mund |
ağlamak | weinen |
ağrımak | weh tun |
ağustos | August |
ahşap | Holz |
ailece | mit der Familie |
ak | weiß |
hırsız | Dieb |
hırsızım | ich bin ein Dieb/ich bin eine Diebin |
iyidir | es ist gut |
fikir | Idee/Gedanke |
sevgi | Zuneigung/Liebe |
sevgili | geliebt/Freund/Geliebte(r) |
sevmek | lieben |
sevinç | Freude |
sevgilim | meine Geliebte |
koca | Ehemann |
karnım aç | ich habe Hunger |
karnım çok aç | ich habe großen Hunger |
ne yemek var? | was gibt es zu essen? |
yemek | Essen/Nahrung |
yemek yemek | essen |
kusur | Schuld/Fehler |
kusura bakma | sei mir nicht böse/sieh den Fehler nicht an. |
bakmak | sehen/schauen |
bakma | sieh nicht! |
hayatım | mein Leben |
hiçbir | keiner/keine/keines |
hiçbir şey | nichts |
Bugün hiçbir şey yok. | Heute gibt es nichts. |
yeter | es genügt |
Peynir ekmek yeter. | Käse und Brot genügen. |
ne kadar iyisin! | wie gut du bist! |
ne kadar iyisiniz! | wie gut Sie sind!/wie gut ihr seid! |